Hikâyemiz büyük bir başarılı sonuca ulaştığımız ilk projemizle 1992’de Türkiye’nin ilk kâğıtsız dergisi CD-Rom Data‘yı çıkarak başladı. İnançlı ve tutkulu çılgın bir ekiple 10 yıl boyunca başarıyla yayınladık. Medya devlerinin tekliflerini reddettik, gençlik ateşiyle hepsine kafa tuttuk, karşımıza rakipler çıkardılar ama başarılı olamadılar. Sonra işin peşini bıraktılar.
CD yayıncılığı dönemini başlattık, eğitim CD’lerini yaygınlaştırdık. Türkiye’nin İlk PC oyunu Galata‘yı ürettik. Yine Türkiye’nin ilk etkileşimli eğitim CD’si “Office 97 Öğreniyorum” u yayınladık.
Önceleri satamadık, çünkü o dönemde korsan tezgâhları inanılmaz popülerdi. Tezgâhları gezdik, bizim ürünleri satmamaları için korsan tezgâhlarını ikna etmeye çalıştık, ama baktık olmuyor yenildik.
Vazgeçmedik ve sonrasında farklı iş modelleriyle yılda 2 milyondan fazla eğitim CD’si satmaya başladık. Gazete bayilerini kullandık, ilaç firmalarına promosyon olarak verdik. Eğitim CD’lerimizin erişmediği doktor kalmadı. O zamanlar ilaç şirketlerinin promosyon devriydi. Çok büyüyelim derken Almanya’ya ihracat yaptık. İlk güzel satış ve tahsilat sonrası 3. ürüne acele ettik, tahsilatımızı yapamayınca ne yazık ki hüsranla sonuçlandı.
Ders: Tamam vazgeçmek yok; ama biraz temkinli olmalıyız!
İnternet hızlanıp ucuzlayınca CD-DVD devri kapanmaya başladı. Download çılgınlığı başladı, herkes her şeyi internetten buluyordu. Yayıncılıktan çıktık ve kurumsal e-öğrenme işine odaklandık (elearning deniyor). Asında eğitim CD’lerinde yaptığımız işi internete taşıdık. Hiç rekabet etmemiştik, hep yaratıcı, niş ve tek kalmaya alışıktık. Pazar da yalnızca hakim tek bir şirket vardı ve onunla zorlu bir rekabete girdik.
Reklam ajansı yaklaşımıyla e-eğitim içeriklerini kreatif, oyunlu, eğlenceli bir hale getirdik. Bu yeniliği hızlı ve ekonomik bir şekilde gerçekleştirdik, hızımız efsane oldu. Yeni kavramlar oluşturduk, standartları yeniden belirledik. Şirketimiz 1 numara oldu, 120 çalışana çıktık. Kurduğumuz platformlar kurumlar içerisinde marka haline geldi. Pazarlama ve eğitim nosyonu birleşince ortaya gerçekten güzel şeyler çıkıyor. Viral sunumlarımız “Susuzluk” ve “Stres” milyonlarca kişiye ulaştı, seminerlerde kullanıldı. Capital ve Ekonomist; Anadolu Markaları hizmet kategorisinde üçüncü olduk.
Derken bu kadar büyük bir yapıda kar edemez hale geldik, darbeler gelmeye başladı. Önce şirket içerisinden müşterileri ve işleri çalan bir ekip ortaya çıktı. Ama bu bizim işlerde meğer doğalmış, ilk kez başımıza gelmişti, güvenilen kişilerden bunu beklemiyorduk, ihanetle tanıştık. Projeler çaldırdık, müşteriler kaptırdık.
Ders: İş yerinde fazla sevgi iyi bir şey değil!
Neyse ki finansal açıdan çok güçlüydük. Darbeleri atlattık, ama bir miktar itibar kaybına da uğradık.
Şirketimizi küçülttük, aslında verimli hale getirdik demek daha doğru. Az ve öz kişiyle değer katan işler yapmanın yollarını bulduk ve yine başardık. 120 kişilik büyük bir yapıdan, 40 kişilik verimli küçük bir Teknopark şirketine dönüştük. Küçülmenin maliyet tasarrufu getirdiğini düşünebilirsiniz, ama öyle değil, bunun çok ciddi bir maliyeti var, bunu da yaşayarak öğrenmiş olduk. Sonra bahar temizliği bitti, azcık aşımız ama kaygısız başımız olsun felsefesine geçtik. Bu arada zarar edilen büyük müşterilerden ayrılmak hiç kolay değil, aynen boşanma gibi. Verimsiz çalışanlar ve müşterilerden ayrılırken itibar kayıplarınız oluyor. Bir de rakipler bu durumu fırsat olarak kullanıyor ve çok güzel karalama kampanyaları yapıyor.
Ders: Düşebilirsin, ama her zaman kalkmayı başaracaksın.